Bilim adamları Antarktika’daki deniz buzunun güney yarımküredeki yaz aylarında “endişe verici” bir seviyeye düştüğünü ortaya çıkardı.
Dünyanın en güneyindeki kıtayı çevreleyen buz, şu anda 2 milyon kilometrekarenin altına düştü.
ABD Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi’ne (NSIDC) göre, bu rakamın bu eşiğin altına düştüğü üst üste üçüncü yıl olması endişe verici.
Daha az deniz buzu; penguenlerin, fokların ve diğer Antarktika hayvanlarının yaşam alanlarını tehdit edebilir ve aynı zamanda küresel deniz seviyelerinin yükselmesine de katkıda bulunabilir.
Ne yazık ki Antarktika’nın deniz buzunda, kış aylarında da rekor düzeyde bir düşüş yaşanıyor .
2016’dan bu yana Antarktika’daki deniz buzu çoğunlukla normalden çok daha düşük ve zaman zaman rekor düzeyde düşük seviyelere ulaştı.’
Antarktika’nın deniz buzu hayati önem taşıyor, çünkü buz güneş ışığını yansıtarak kutup bölgelerinin serin kalmasına yardımcı oluyor.
Bu buz örtüsü olmadan, okyanusun karanlık bölgeleri açığa çıkıyor ve bu da güneş ışığını yansıtmak yerine emiyor. Sonuç olarak bölge ısınıyor ve buz kaybı hızlanıyor.
NSIDC’ye göre, deniz buzunun beş günlük ortalaması 18 Şubat’ta 1,99 milyon kilometrekareye düştü.
Sera gazı emisyonlarının kesildiği ve ısınmanın, sanayi öncesi dönemden bu yana daha iddialı olan 1,5 santigrat derecelik Paris Anlaşması hedefi dahilinde kaldığı bir senaryoda bile sonuçları büyük ölçüde değişmeyecek.
Gezegen genelinde milyonlarca insan şu anda alçak kıyı bölgelerinde yaşıyor. Bilim insanları bazı kıyı topluluklarının bulundukları bölgeyi terk etmeleri gerekeceğini vurguluyor.
Deniz buzu, donmuş okyanus suyudur. Okyanusta oluşur, büyür ve erir. Yoğunluğu sıvı sudan daha az olduğu için deniz yüzeyinde yüzer.
Buna karşılık buzdağları, buzullar, buz tabakaları ve buz sahanlıklarının tümü karadan kaynaklanır.
Deniz buzunun, Dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 7’sini ve dünya okyanuslarının yaklaşık yüzde 12’sini kapladığı tahmin ediliyor.
Deniz buzunun aslan payı, Arktik ve Güney okyanuslarındaki kutup buz kütlelerinde bulunur.
Bu buz kütleleri mevsimsel değişikliklere uğrar ve ayrıca rüzgar, akıntı ve sıcaklık dalgalanmalarından daha küçük zaman ölçeklerinde yerel olarak etkilenir.